Dünyada içme suyuna erişim zorlaşıyor

Dünyada su kaynakları azalmaya devam ederken içme suyuna erişim de iklim değişikliği, altyapı eksikliği ve ekonomik yetersizlik nedeniyle zorlaşıyor. Ağustos 2022’de hazırlanan bir rapora göre; çok yüksek su stresi yaşayan 17 ülke bulunuyor ve 771 milyon kişi ise suya erişemiyor…

Dünyada içme suyuna erişim zorlaşıyor

Dünyada su kaynakları azalıyor, içme suyuna erişim sıkıntısı
yaşanıyor.

Council on Foreign Relations’ın su stresi üzerine Ağustos
2022’de hazırladığı raporda, dünyadaki tatlı suların yaklaşık yüzde 70’inin
tarım, yüzde 19’unun sanayi ve yüzde 11’inin içme suyu da dahil olmak üzere
evsel amaçlı kullanıldığı belirtiliyor.

Bu nedenle güvenli ve temiz suya erişim
halk sağlığı için büyük öneme sahip.

BM: Bir insan hakkı

Su tedarikinin ve temizliğin geliştirilmesi ve su
kaynakların daha etkili yönetilmesi, ülkelerin ekonomik büyümesini artırırken
yoksulluğun azaltılmasına da katkı sağlıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 2010’da su ve
temizliğe erişimin bir insan hakkı olduğunu tanıdı.

Buna göre herkesin, kişisel ve evsel kullanım için yeterli,
sürekli, güvenli ve erişimi kolay suya sahip olmaya hakkı olduğu belirtildi.

771 milyon kişinin suya erişimi yok

Öte yandan yıllarca yeraltı sularının yanlış ve aşırı
kullanımı, kötü yönetimi ve tatlı su kaynaklarının kirletilmesi su stresini
artırdı.

Bazı ülkeler de suyla bağlantılı ekosistemlerin zarar
görmesi, iklim değişikliğinden kaynaklanan su kıtlığı, suya ve temizliğe yatırımın
az olması ve sınırı aşan sular üzerine iş birliğinin etkisiz olması nedeniyle
artan sorunlarla karşı karşıya.

Dünyanın her yerine su ulaştırmayı amaçlayan
“Water.org” adlı sivil toplum örgütünün verilerine göre, 771 milyon
kişinin suya erişimi bulunmuyor.

Hastalıklar kol geziyor

Kirli su ve ortamlar, kolera, dizanteri, ishal, hepatit A,
tifo ve çocuk felci gibi hastalıkların yayılmasıyla da sebep oluyor.

Yetersiz ve kullanıma uygun olmayan sular ve temizlik
hizmetleri, bireyleri aslında engellenebilecek sağlık risklerine maruz
bırakıyor.

Su, temizlik ve hijyenin olmadığı sağlık merkezlerinde de
hastalar ve çalışanlar enfeksiyon ve hastalık riskiyle karşı karşıya kalıyor.

Her yıl yaklaşık 829 bin ölüm

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2022 verilerine göre, dünyadaki
hastaların yüzde 15’i hastanede kaldıkları süre boyunca enfeksiyon kapıyor.

Bu oranın, düşük gelirli ülkelerde daha fazla olduğu
görülüyor.

DSÖ verilerinde, her yıl yaklaşık 829 bin kişinin, güvenli
olmayan su, temizlik ve el hijyeni nedeniyle ishalden hayatını kaybettiği
belirtiliyor.

Sağlığa ayrılan bütçe azalıyor

Suyun hazır bulunmadığı ve erişiminin kolay olmadığı
yerlerde insanlar, ellerini yıkamanın bir öncelik olmadığını düşünebiliyor ve
bu da hastalıklara yakalanmayı kolaylaştırabiliyor.

Suyun güvenli ve erişilebilir olmaması, insanların suya erişim
ve kullanma sürecindeki fiziksel eforlarını azaltıyor.

Ayrıca bu durum, sağlığa ayrılan bütçenin de azalmasını
sağlıyor.

Dünyadaki sulak alanların durumu

BM’nin 2022 Sürdürülebilir Kalkınma Raporundaki verilere
göre, 2020’de dünya nüfusunun yüzde 74’ü güvenli içme suyuna sahipti.

Rapora göre, son 300 yılda dünyadaki sulak alanların yüzde
85’i kayba uğradı.

Güney ve Orta Asya’da su stresi seviyesi yüzde 75’in
üzerinde.

Kuzey Afrika’da ise bu oran yüzde 100’e kadar çıkıyor.

Ayrıca 2017 ile 2020 arasındaki verilere göre yalnızca 32
ülke, sınırı aşan suların yüzde 90’ını iş birliği ile kullanıyor.

2,3 milyar
insanın tuvalet ve temel temizlik tesislerine erişimi bulunmuyor

BM Çocuklara Yardım Fonu’nın (UNICEF) şubatta yayımladığı
bir makaleye göre de 844 milyon insanın, temiz içme suyuna ve 2,3 milyar
insanın tuvalet ve temel temizlik tesislerine erişimi bulunmuyor.

5 yaş ve altı çocuklarda kirli su ve yetersiz temizlik ölüm
nedenlerinin başında geliyor.

Su stresi, genellikle fiziksel ve ekonomik olarak ikiye
ayrılıyor.

Fiziksel stres ve su kıtlığı 

Fiziksel stres, yerel ekolojik durumlardan dolayı su kıtlığı
yaşanmasına dayanıyor.

Ekonomik tarafta ise yeterli su altyapısının bulunmaması yer
alıyor.

World Resources Institute tarafından ülkelerin yaşadığı su
stresine dair kategoriler 5’e ayrılıyor; çok yüksek, yüksek, orta yüksek, orta
düşük ve düşük.

Su stresi yaşayan ülkeler

Buna göre çok yüksek su stresi yaşayan 17 ülke bulunuyor:
Katar, İsrail, Lübnan, İran, Ürdün, Libya, Kuveyt, Suudi Arabistan, Eritre,
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), San Marino, Bahreyn, Hindistan, Pakistan,
Türkmenistan, Umman ve Botswana.

Bu ülkelerden 12’si Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yer
alıyor.

Bunun nedeni ise çöl iklimi ve artan su ihtiyacı olarak
görülüyor.

En kötü
şartlar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde

Birçok uzmana göre, fiziksel su stresi bakımından en kötü
şartlar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yer alıyor.

Bu bölge diğerlerine göre daha az yağmur alıyor ve nüfusları
da genellikle çok su gerektiren şehir merkezlerinde hızla büyüyor.

UNICEF verilerine göre ise Lübnan nüfusunun yüzde 71’den
fazlası su kıtlığıyla karşı karşıya.

Kuraklığın üzerine Lübnan’da yaşanan ekonomik kriz ve kötü
yönetilen su sistemleri kıtlık riskini de artırıyor.

Pakistan’da su 35 yıldır sorun olmaya devam ediyor.

Hızla artan nüfus, şehirleşme, kırsal bölgelerde
çiftliklerde suyun aşırı kullanımı ve iklim değişikliği su stresini ülkede
artırıyor.

Bölgedeki varlıklı ülkeler yine de su ihtiyacını
karşılayabiliyor.

BAE, gıda ve tarım için gerekli suyun çoğunluğunu ithal
ediyor.

Ayrıca bölgedeki varlıklı ülkeler, pahalı bir yöntem olan
okyanus suyunu tuzdan arındırma imkanına da sahip.

Yüksek su stresi kategorisinde olan Irak’ın yüzey sularının
yüzde 98’i Dicle ve Fırat nehirlerinden geliyor.

Dicle ve Fırat’ın Irak’ın sınırlarında yer alan
kısımları kuruyacak 

2040’a kadar Dicle ve Fırat’ın Irak’ın sınırlarında yer alan
kısımlarının kuruyacağı tahmin ediliyor.

Hindistan, dünya nüfusunun yüzde 18’ini oluştursa da tatlı
su kaynaklarının sadece yüzde 4’üne sahip.

Ayrıca nüfusu, kirliliği ve yeraltı sularının sömürülmesi
nedeniyle ülke, en çok su kıtlığı yaşanan ülkelerden biri.

Uygun altyapı yok, yanlış yönetim var

Öte yandan ekonomik kıtlığa maruz kalan Kongo Demokratik
Cumhuriyeti gibi Orta Afrika ülkelerinde yağmur yağışı çok olsa da uygun
altyapı bulunmaması ve yanlış yönetim su kıtlığına sebep oluyor.

Afrika’nın su rezervinin yarısına sahip olmasına rağmen
Kongo’da temiz suya erişim imkanı yok.

Bu da hastalıklara ve kötü beslenmeye sebep oluyor.

Kaliforniya’da da yaşanıyor

Uzun yıllardır aynı altyapıyı kullanan ve nüfus artışı
yüksek olan yerlerde de su kıtlığı yaşanabiliyor.

World Resources Institute’a göre ABD, orta düşük su stresi
ülkesi olsa da sınır bölgelerinde kayda değer değişiklikler mevcut.

ABD’nin batı bölgeleri Kaliforniya dahil olmak üzere
kuraklık nedeniyle su stresi yaşıyor.

Bunun en önemli nedeni ise iklim değişikliği olarak
görülüyor.

İtalya ve Mısır’da son durum

İtalya’da da eski altyapının temiz suya erişim konusunda su
stresine neden olacağı tahmin ediliyor.

Mısır da su kıtlığı çeken ülkelerden biri olarak ön plana
çıkıyor.

Bölgedeki komşu ülkelere oranla Mısır, su ihtiyacının yüzde
93’ün karşılayan Nil Nehri’ne erişimi nedeniyle düşük su stresi olan ülkelerden
olsa da Etiyopya’nın Büyük Rönesans Barajı projesiyle bu durum risk taşıyor.

Mısır açısından barajın 5 yılda istenilen doluluk oranına
getirilmesiyle ülke, su ihtiyacının yüzde 36’sına erişimini kaybedebilir.

Bu nedenle Rönesans Barajı, Mısır ile Etiyopya arasında
diplomatik soruna da neden oluyor.

Çocukların yüzde 94’ü su kıtlığının olduğu bölgede

Mısır ve Etiyopya sınırlarında yeraltı sularını paylaşan
Sudan da bu durumdan etkilenen ülkeler arasında yer alıyor.

Fiziksel su kıtlığı yaşanan Yemen’de savaş nedeniyle su
hizmetleri yok olmuş durumda.

Afganistan’da su kıtlığı krizler, istikrarsızlık, doğal
afetler, ekonomik güvensizlik ve iklim değişikliği nedeniyle artmaya devam
ediyor.

Son 27 yılın en şiddetli kuraklığı yaşanan Afganistan’da
UNICEF’in tahminine göre 10 Afgan’dan 8’i güvenli olmayan su içiyor.

Çocukların yüzde 94’ü ise yüksek su kıtlığının olduğu
bölgelerde yaşıyor.

Ekim ve mayıs ayları arasında yağış almayan ülkeler var

Suriye’de 2010’da kentlerde güvenli suya erişim yüzde 98 ve
kırsalda yüzde 92 iken bu oran yüzde 40 düşüş gösterdi ve su ile temizlik
sistemlerinin yalnızca yüzde 50’si aktif.

Türkiye’de de sıcak havanın artışı, orman yangınları ve
iklim değişikliği gibi etmenlerin su stresini artırdığı görülüyor.

Burkina Faso, ekim ile mayıs ayları arasında yağış almıyor.

Bu süre, iklim değişikliyle daha da uzadı.

Ülkenin kuzeyde Sahra Çölü’ne komşu olması ve bölgede bazı
krizlerin de yaşanması su kıtlığını artırıyor.

Bazı ülkelerde suya erişim yüzde 40’a düştü

Ülkede bazı ülkelerde suya erişimin yüzde 40’a düştüğü
belirtiliyor.

Burkina Faso ile komşu ve Sahel bölgesinde yer alan Nijer,
kuraklık ve çölleşme tehdidi altında. UNICEF’in tahminine göre nüfusun yüzden
56’sının içme suyu kaynağına erişimi bulunmuyor.

Nepal ise dünyadaki tatlı su kaynaklarının yüzde 2,7’sine
sahip olmasına karşın son 20 yıldır su kıtlığı üst seviyelere ulaşan
ülkelerden.

Su kaynağı olmasına rağmen ülkede bağlantı ve altyapı
yeterli değil.

BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamında su,
insanların sağlığı ve huzuru ile dünya için önem arz ediyor.

Bu bağlamda BM, 22-24 Mart tarihlerinde New York’ta 2023 Su
Konferansı düzenleyecek.

Related Posts

Bir yanıt yazın

izmit escort bursa escort escort mecidiyeköy escort avcılar escort beylikdüzü escort şirinevler escort avrupa yakası escort istanbul escort halkalı escort ataşehir escort betgar giriş bursa escort ligobet giriş betvino giriş beylikdüzü escort şişli escort sex hikaye escort istanbul milanobet dinamobet giriş privebet giriş güvenilir bahis siteleri Deneme bonusu Deneme bonusu veren siteler Deneme bonusu veren siteler ataköy escort istanbul escort roketbet yeni giris roketbet üyelik roketbet bonuslari roketbahis yeni giris